Yaşar Değirmenci, bayramın anlamını gerçek anlamda kavramamızı sağlayacak hususların altını çiziyor.
Bayramlarımızı “Bayram” yapalım!
Bizleri Ramazan Bayramı’na ulaştıran Yüce Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun.
Müslümanlık bilincimizi yenileyen, irademizi diri tutan; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı pekiştiren, rahmet ve bereket dolu müstesna günler olan Ramazan ayını yaşadık. Bayramlar; ülkeleri, dilleri ve renkleri farklı olsa da inançları ve idealleri bir olan müminler arasında sevgi ve muhabbetin coştuğu günlerdir. İslam’ın çatısı altında aynı kıbleye yönelen Müslümanların birlik ve beraberliğinin zirve yaptığı vakitlerdir. Bayramlar; iyiliklerimizle insanların gönlünü aldığımız, maddi ve manevi yardımlarımızla ihtiyaç sahiplerinin yüzlerini güldürdüğümüz zamanlardır.
Ramazan Bayramı’na sürurla, sükûnla, hüzünle giriyoruz. Ramazan ayında yaşanan manevi havayı, hayatımızın her safhasına taşımamız gerekiyor. Yolculadığımız Ramazan ayını bizden memnun olarak mı, mahzun ve mükedder olarak mı gönderdik bilmiyoruz.
Bayramlar, sevinçleri büyütme mevsimidir. Yaşadığımız dünya; zulmün, emperyalizmin egemen güçlerin ahlâkın gücünü bastırdığı, gücün ahlâkını yerleştirdiği dünya.
Bu yaşadığımız zemin; önce kendi gönüllerimiz bir sevinç yumağı hâline gelmeli, sonra özellikle varlık sebebimiz olan annelerimizin, babalarımızın, aile büyüklerimizin, akrabalarımızın, konu komşularımızın gönüllerini şad etmeliyiz ve onların hayır dualarını almalıyız. Evlerin canlı bayramları olan çocukları sevindirmeliyiz ve yılda iki bayramda gerçekleşen bu ibadetin coşkusuyla tanıştırmalıyız. Gönüllerin ağır yükü olan küskünlükleri ortadan kaldırmalıyız. Selâmlaşarak, musafaha ederek, kucaklaşarak, ziyaretleşerek, ikramda bulunarak; bütün sokakların, bütün komşuların, bütün yurdumuzun, İslâm coğrafyasının ve bütün dünyanın gözlerine sevinç taşımalıyız. Bu süruru o güne tahsis etmekle kalmayıp, her zaman yaşamalı ve yaşatmalıyız. Evinde ve yatağında ziyaretçi bekleyen insanlarımızı hatırlamalıyız; öksüz ve yetimlerin, kimsesiz ve ihtiyaç sahiplerinin yüzlerinin gülmesine ve ümitlerinin yeşermesine vesile olmalıyız. Bizimle bayram sevincine katılamayan; hapishane ve hastane köşelerinde, düşkünler yurdunda bulunan vatandaşlarımızı ziyaret edip gönüllerini almalıyız.
İnsanlığın ortak barışının korunmasında önemli sorumluluğu olan, ancak yıllardır kendi dinî bayramlarını dahi sevinç ve mutlulukla kutlamaya hasret kalan; gözyaşı, şiddet, savaş, ekonomik sıkıntı ve yoksulluğun gölgesinde bayram yapmaktan kurtulamayan din kardeşlerimizi hatırlamalı ve onlar için dua etmeliyiz. Peygamberimizin “İslam’ın, bütün mahlûkata şefkat, merhamet ve ihsan” prensibini unutmamalıyız.
Ramazan ve bayramın ruhunu yaşarsak yaşatırsak; bizi iyilerden kılar, bize iyilik getirir, iyiliği yeryüzünde hâkim kılmamızın vesilesi olur.
“Ey iman edenler, Allah’ı unutmayın. Allah’ı unutursanız kendinizi unutursunuz. Allah’ı unutursanız, Allah da size kendinizi unutturur.” İlahi hitabı insanoğlu olarak unutuyoruz. Kendimizi, Rabbimizi, dostumuzu, kardeşimizi, yetimi, fakiri, mazlumu unutuyoruz. Her sene gelen Ramazan bize hatırlatmaya gelir. Bize kendimizi, Rabbimizi, yanı başımızda varlığının farkında olmadığımız kardeşimizi, annemizi, babamızı, komşumuzu, ailemizi, unuttuğumuz her şeyi bize hatırlatmaya gelir. Ramazan ve bayram bitince biz bitmeyelim. O ruhu, o güzellikleri taşıyalım/taşıtalım. O günlerin sadece sahur, iftar, teravih olmadığını, ibadet boyutuyla beraber, ahlak boyutunu, ders veren hususiyetini unutmayacağız. Ramazan Bayramı kırdığımız gönülleri yeniden yapmaya gelir. Ramazan Bayramı; kalp kırmanın Kâbe yıkma gibi olduğunu da incinmeme/incitmeme hassasiyetini de unutmaz. Dünyanın, gücün, servetin faniliğini hatırlattır. İyiliğin, güzelliğin, erdemin, faziletin, adaletin, ahlakın baki olduğunu da unutturmaz. Unuttuğumuz bütün değerleri ihya eder. Kalbini kırdığımız kardeşimizi, kaybettiğimiz kardeşlik rüzgârını estirir bize her sene. Bu bayramla birlikte milletimizi mümkün olduğu kadar Kur’an ile Peygamberimizin sahih sünneti ve hadisi şerifleriyle buluşturalım. Kendimizi Kur’an’ın önünde değil, Kur’an-ı önümüzde tutarak, asıl gayemizin insanlarımızı Kur’an’ın hakikatler dünyasıyla tanıştıralım. Bu tanıştırma, buluşturma bizleri ebedî yolculuğun ebedî hayattaki hakiki bayramlarına götürür.
Farklı coğrafyalardan, farklı dillerden, farklı ırklardan, farklı renklerden ve farklı kültürlerden milyonlarca Müslümanın bu bayramda aynı sevinç etrafında halkalanması, merhamet kuraklığı çeken insanlığın merhameti yeniden kuşanması için büyük bir umudu gerçekleştirir İnşallah. Bayram; rahmet, şefkat, merhamet pınarıdır. Dünyayı kana bulayan ve ateşe atan her türlü ayrımcılığın, ötekileştirmenin, insanlığın büyük çoğunluğunu açlığa mahkûm eden ve yoksullaştıran iradelerin, vahşet, zulüm ve haksızlıkların pekâlâ mağlup edilebileceğinin en güzel göstergesidir. Aynı hassasiyetin, milletin/ümmetin/insanlığın ortak paydası, tek ümit ışığının İslam’ın verdiği ruh ve heyecan yoğunluğunu Hacc ve Kurban Bayramı’nda da göreceğiz. Silahların gölgesinde bayramı bayram gibi yaşayamayan kardeşlerimizin kurtuluşu için çaba harcayalım. Suriye ve Irak başta olmak üzere Filistin, Kudüs, Gazze, Mısır, Doğu Türkistan, Myanmar/Arakan ve dünyanın farklı yerlerinde kardeşlerimizin yaşadığı mazlumiyet ve mağduriyetlerin son bulması için Yüce Rabbimize dua edelim. Bütün insanlığın ümidi olduğumuzu unutmayalım. Bayramı, insanlık adına yaşayalım. Bayramımız yeni bayramlar doğursun. Sevincimiz yeni sevinçlerin toprağı olsun.
Biz bugün, kulluğumuzu yenilediğimiz, geçmişin muhasebesini gerçekleştirdiğimiz günleri yaşıyoruz. Bize düşen Ramazan mektebinde öğrendiklerimizi bayram sonrasına da taşımaktır. Bu ayda kazandığımız güzel haslet ve yüksek değerleri bayram sonrasında da koruyup yaşamaya ve yaşatmaya çalışmalıyız. Gönüllerin arasındaki tefrikayı, parçalanmışlığı, bölünmeyi bitirmeliyiz. Yaralı gönüllerin, bitap düşmüş yüreklerin tamirini görev bilmeliyiz. Mahzun, mağdur ve mazlum gönüllere sevinç, neşe ve muhabbet tattırmayı ihmal etmeyelim. Bu vesileyle Ramazan Bayramı’nı, ruhlarımızın sükûnetine, hanelerimizin bereketine, ülkemizin ve İslam âleminin huzuruna vesile kılmasını Cenâb-ı Hakk’tan niyaz ediyorum. Hakiki bayramlarda buluşma temennisi ve niyazıyla…